Bir secimin daha ardindan


2018 seçimleri sona erdi. Ve her zaman olduğu gibi, zafer AKP ve RTE’nin. Oysa ki muhalefet bu sefer AKP’yi dört koldan kuşatmıştı, öyle ki;

  1. CHP’nin adayı gerçekten CHP’lilere hitap eden, Muhammer Ince idi. Dolayısıyla sol cephedeki oy maksimize edilecekti.
  2. AKP’nin ufak da olsa sağ uç kesiminden oy çalması için Saadet Parti’si icat edilmişti.
  3. CHP’nin AKP karşıtlığından feyz alıp solcu olmayan kitlesine çok daha etkili seslenecek, ve anti-AKP’ci sağcıları da bünyesine çekecek İyi Parti, bir MHP “hard-fork’u” yöntemiyle gerçekleştirilmişti.
  4. “Toksik” parti HDP ittifakta yer almamış, bu sayede HDP kendi oylarını aynen toplamaya devam ederken ittifaka da zarar vermesi engellenmişti.

Ama bu mühendislik harikası muhalefet beklenen sonucu vermedi.

Öncelikle muhalefet blokunun bu evrimini alkışlamak lazım. Türkiye’de siyaset müessesi artık her iki tarafta da iyi çalışıyor.

Ancak artık muhalefet blokunun anlaması gereken bir şey var; o da

  • Türkiye’nin sosyolojik gerçekleri,
  • dünya konjonktürü
  • ve Recep Tayyip Erdoğan faktörü.

Türkiye’nin sosyolojik gerçekleri

Orta Asya’dan Anadolu’ya göç etmiş, Oğuz kolu ağırlıklı, göçmen Türk toplumunun kendine has özelliklerini tesbit etmekle başlayalım;

  1. Değişimci
  2. Düzen / tertipçi
  3. Bağımsızlık arayan
  4. Sadık

Sanat ve bilimin henüz şimdiki kadar önem arz etmediği bir dönemde, Osmanlı’yı Osmanlı yapan bu özellikler halen Türk toplumunda kendini göstermekte.

RTE bugün bu karakteristiğe çok iyi hitap ediyor. Çünkü kabul edelim, kendisi Atatürk’ten sonra bu ülkeye gelmiş en büyük devrimci. Yöntemleri sert. Ve bu ülkenin ekonomik refahını ve bağımsızlığını son 10 senede gözle görülür şekilde yükseldiğine şahitlik/liderlik etti. Dolayısıyla Türk halkının en az yarısı bunları takdir ediyor.

Dünya Konjonktürü

Dünya bugün tekrar bir soğuk savaş eşiğinde. Türkiye gitgide Batı blokundan uzaklaşıp, güçlenmekte olan Avrasya blokuna yaklaşıyor ve RTE de bu değişimin öncüsü konumunda.

Halk bu değişimi görüyor, ve desteklemesi anlaşılır; çünkü sadece değişim genetiğinde yok, aynı zamanda Batı son 50 senedir Türkiye’ye büyük kazıklar attı, ve bu durum çok taze hafızalarda. Güneyimizde oluşturulmaya çalışılan devlet ve AB’nin Türkiye’ye olan tavrı sadece iki güncel örnek.

Recep Tayyip Erdoğan faktörü

Erdoğan değişimin sesi. Onun başarısı ya da değil, ama son 10 senede RTE döneminde Türkiye sadece sınıf atlamadı, aynı zamanda kendisi Türkiye’nin yukarda saydığım sosyolojik gerçeklerine de çok iyi seslendi. Bunu yaparken sert yöntemler kullanması düzen/tertip öncelikli Türk toplumu tarafından fazla tepki görmedi, kabul edilir algılandı.


Tüm bu yukarda saydıklarım bir Batılı veya özgürlük/yaratıcılık değerleri ağır basan Batılı kafa için irrasyonel gözükse de, bunlar Türkiye’nin gerçekleri. Bunları tesbit etmemiz lazım.

Bundan sonraki seçimlerde muhalefetin bu gerçekleri sindirerek stratejisini belirlemesi gerekiyor. Muharrem İnce bunu bir ölçüde yaptı. RTE’ye karşı yumuşak söylemler de bulundu, “RTE’yi hapse atar misiniz” diye soranlara hayır yanıtını verdi, ve sonuç olarak da olabildiğince başarılı oldu. Ama RTE varken onun karşısına çıkmak dahi şu dönemde imkansızı başarmaya çalışmakla eşdeğer. Türk halkı sadık ve memnun.

Ben bir Gezi’ci olarak bugün şu durumdan hoşnutum; o zamanlar karşı olduğum herşey — generallerin hapse atılması, ülkenin mantık dışı hareketleri vs. — meğerse RTE’nin aklı değil, bir örgüt tarafından düzenleniyormuş. Ve RTE Türkiye’de neredeyse son 30–40 yıldır faaliyet gösteren bu zararlı yapıya kulübeyi gösterdi. Bu bence takdir edilmeli.

Dolayısıyla siz de Gezici iseniz bu gerçekle el sıkışıp artık Türkiye’nin kararlarına daha anlayışla yaklaşmayı denemelisiniz düşüncesindeyim. Panik olmayalım, Türkiye elden gitmiyor. Yanlışlar, talihsiz ayrışmalar, hapisler, ve sert bir yumruk var, evet… Ama umalım en kısa zamanda normalize oluruz, toplumsal barışa erişiriz, ve gelişmemiz/ilerlememiz hız kaybetmeden devam eder.

Bunun başlangıcı AKP’nin Gezici’leri tehlike olarak görmemesi, ve Gezici’lerin bu yazıda dokunduğum gerçekleri sindirmesiyle başlayabilir.

Türk toplumunun özgürlükçü/yaratıcı karakterli Gezi’cileri ile düzen/tertip/sadakat emsali AKP’lileri el ele verirse başarılmayacak hiçbir hedef yok. Nasıl bir startup’ta bu iki karaktere de ihtiyaç varsa, bir ülkede de bu iki karakterin bir arada olması faydalı. Toplumsal huzur Turkiye’yi şahlandırır.

Bu seçimde iktidarı, muhalefeti herkes iyi iş çıkarttı. Herkese tebrikler…

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir