Eğer internet tarayıcılarının dünyasında biraz nostaljiye dalmak isterseniz, Opera tam size göre bir hikaye. Bugün, bu yenilikçi tarayıcının kuruluşundan günümüze uzanan yolculuğunu kısaca anlatacağım. Kim kurmuş, pazar payı nasıl değişmiş, kim satın almış ve en önemlisi, rakiplerinden ne gibi farkları var? Hadi başlayalım!
Başlangıç: Norveç’ten Gelen Bir Devrim (1995)
Opera’nın hikayesi, 1995 yılında Norveç’te başlıyor. İskandinav bir girişimci olan Jon Stephenson von Tetzchner ve Geir Ivarsøy, o dönemde baskın olan Netscape’e alternatif bir tarayıcı geliştirmek için kolları sıvıyor. İkili, Telenor adlı bir telekom şirketinin araştırma departmanında çalışırken bu fikri doğurmuş ve aynı yıl Opera Software AS’ı kurmuşlar. İlk sürüm, 10 Nisan 1995’te iç kullanım için yayınlanmış, 1996’da ise halka açık hale gelmiş. O zamanlar internet yavaş ve sınırlıydı; Opera ise küçük dosya boyutu ve hızlı yüklenme özellikleriyle dikkat çekmişti.
Pazar Payı Dalgalanmaları: Yükseliş, Zirve ve Düşüş
Opera, 2000’lerin başında hızla popülerleşti. 2005 civarında global pazar payı %3-4’lere ulaşmıştı – o dönemde Chrome gibi devler henüz sahneye çıkmamıştı. Ancak Google Chrome’un 2008’de gelmesiyle işler değişti. Opera’nın payı %5’in üzerine çıkmışken, 2016 öncesi dönemde bile %5+ seviyelerini zor tutuyordu. Satın alma sonrası ise bir düşüş yaşandı: 2020’lerde %2’nin altına indi.
Günümüze geldiğimizde, 2025’te Opera’nın global pazar payı yaklaşık %2.4 civarında seyrediyor. Chrome %68.35 ile domine ederken, Safari %16.25’te; Opera ise Afrika ve Güneydoğu Asya gibi bölgelerde sadık bir kitleye sahip. Mobil tarafta ise Chrome’un %65.8’ine karşı Opera’nın düşük ama istikrarlı payı var. Yine de, Opera yıllardır %2-3 bandında “hayatta kalan” bir tarayıcı olarak biliniyor – tam bir hayatta kalma ustası!
Satın Alma ve Yeni Dönem: Çin Konsorsiyumu Devreye Giriyor (2016)
2016, Opera için dönüm noktasıydı. Norveçli şirket, 1.2 milyar dolar karşılığında bir Çin konsorsiyumuna satıldı. Bu grup, Golden Brick Capital Management Limited Partnership önderliğinde Kunlun Tech ve Qihoo 360 gibi oyuncuları içeriyordu. Satın almadan sonra Opera’nın tarayıcı ve tüketici işleri ayrıldı; tarayıcı bölümü Çin merkezli yönetilmeye başlandı. Bu değişiklik, bazı gizlilik endişeleri yaratsa da, Opera’nın yenilikçi yanını korudu ve pazar payında kısa süreli bir toparlanma bile yaşandı.
Opera’nın Farkları: Neden Hala Özel?
Peki, Opera’yı Chrome veya Firefox’tan ayıran ne? İşte en ikonik özellikleri:
- Yerleşik VPN ve Reklam Engelleyici: Ücretsiz VPN ile gizliliğinizi korur, reklamları otomatik bloke eder – ekstra eklenti derdi yok.
- Pil Tasarrufu Modu: Dizüstülerde pil ömrünü uzatır, özellikle mobil kullanıcılar için ideal.
- Yan Çubuk (Sidebar): Sosyal medya, mesajlaşma gibi araçları hızlı erişim için yan panele yerleştirir; Chrome eklentilerini de destekler.
- Hızlı Arama (Speed Dial): Ana sayfada favori sitelerinizi simge olarak gösterir – yıllardır kopyalanan bir özellik.
- İş Alanları (Workspaces) ve Fare Jestleri: Sekmeleri gruplara ayırır, fare hareketleriyle komut verir – yenilikçi ve verimli.
- Oyun Odaklı Opera GX: RAM ve ağ sınırlayıcıyla oyunculara özel, tam bir niş ürün.
Bunlar dışında, Opera pop-up engelleme, son kapatılan sayfaları yeniden açma gibi standartları ilk getiren tarayıcılardan biri. Kısacası, “az ama öz” felsefesiyle sadık hayranlarını koruyor.
Sonuç: Opera Hala Canlı ve Özgün
Opera, 30 yıla yaklaşan tarihinde inişli çıkışlı bir yol izledi ama yenilikçiliğini kaybetmedi. Küçük pazar payına rağmen, gizlilik ve hız odaklı özellikleri onu vazgeçilmez kılıyor. Eğer Chrome’un devasa ekosisteminden sıkıldıysanız, bir deneyin derim – belki fare jestleriyle aşık olursunuz!
Bir yanıt yazın